Duyuru !!!
Yukardaki Reklamın Web Sitemizle İlgisi Yoktur…
Özlü Söz
Bismillâh her hayrın başıdır. Biz dahi başta ona başlarız.
(Bediüzzaman Said Nursi)
...:::Risale-i Nur:::...
Efendimiz Mucizeleri
Efendimiz H.z. Muhammed (s.a.v.) Bazı Mucizeleri;
Hz.Hasan(R.A.)'ın Muaviye ile barış yapması
Hz.Hasan(R.A.)'ın Muaviye ile barış yapması
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nakl-i sahihle ve mütevatir bir derecede bize vasıl olmuş ki, minber üstünde, cemaat-i Sahabe içinde ferman etmiş ki:
اِبْنِى حَسَنٌ هٰذاَ سَيِّدٌ سَيُصْلِحُ اللهُ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ عَظِيمَتَيْنِ
İşte, kırk sene sonra İslâmın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (r.a.) ile musalâha edip, cedd-i emcedinin mu’cize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.
اِبْنِى حَسَنٌ هٰذاَ سَيِّدٌ سَيُصْلِحُ اللهُ بِهِ بَيْنَ فِئَتَيْنِ عَظِيمَتَيْنِ
İşte, kırk sene sonra İslâmın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anh, Hazret-i Muaviye (r.a.) ile musalâha edip, cedd-i emcedinin mu’cize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.
Hz.Ali'ye çeşitli olayları bildirmesi
Nakl-i sahihle, Hazret-i Ali’ye demiş:
سَتُقَاتِلُ النَّاكِثِينَ وَالْقاَسِطِينَ وَالْمَارِقِينَ
Hem vak’a-i Cemel, hem vak’a-i Sıffin, hem vak’a-i Havâriç hâdiselerini haber vermiş.
سَتُقَاتِلُ النَّاكِثِينَ وَالْقاَسِطِينَ وَالْمَارِقِينَ
Hem vak’a-i Cemel, hem vak’a-i Sıffin, hem vak’a-i Havâriç hâdiselerini haber vermiş.
Düşmanlara karşı kazanılan zaferleri ve fetihleri müjdelemesi
İşte, nakl-i sahih-i kat’î ile, Ashabına haber vermiş ki: “Siz umum düşmanlarınıza galebe edeceksiniz. Hem feth-i Mekke (1), hem feth-i Hayber (2), hem feth-i Şam, hem feth-i Irak (3), hem feth-i İran, hem feth-i Beytü’l-Makdise (4) muvaffak olacaksınız. Hem o zamanın en büyük devletleri olan İran ve Rum padişahlarının hazinelerini beyninizde taksim edeceksiniz.” (5) Haber vermiş. Hem “Tahminim böyle” veya “Zannederim” dememiş. Belki, görür gibi kat’î ihbar etmiş, haber verdiği gibi çıkmış. Halbuki haber verdiği vakit, hicrete mecbur olmuş, Sahabeleri az, Medine etrafı ve bütün dünya düşmandı.
Cemel ve Sıffin olaylarını haber vermesi
Cemel ve Sıffin olaylarını haber vermesi
Hem Hazret-i Ali (r.a.) Hazret-i Zübeyir ile seviştiği bir zaman dedi: “Bu sana karşı muharebe edecek. Fakat haksızdır.” 1
Hem Ezvâc-ı Tâhirâtına demiş: “İçinizden birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek.” 2 وَتَنْبَحُ عَلَيْهَا كِلاَبُ الْحَوْأَبِ
İşte şu sahih, kat’î hadîsler, otuz sene sonra Hazret-i Ali’nin Hazret-i Aişe ve Zübeyir ve Talha’ya karşı vak’a-i Cemel’de; ve Muaviye’ye karşı Sıffin’de; ve Havârice karşı Harevra’da ve Nehruvan’da muharebesi, o ihbar-ı gaybiyenin bir tasdik-i fiilîsidir.
Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer'in Hilafeti hakkında
Hem Ezvâc-ı Tâhirâtına demiş: “İçinizden birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek.” 2 وَتَنْبَحُ عَلَيْهَا كِلاَبُ الْحَوْأَبِ
İşte şu sahih, kat’î hadîsler, otuz sene sonra Hazret-i Ali’nin Hazret-i Aişe ve Zübeyir ve Talha’ya karşı vak’a-i Cemel’de; ve Muaviye’ye karşı Sıffin’de; ve Havârice karşı Harevra’da ve Nehruvan’da muharebesi, o ihbar-ı gaybiyenin bir tasdik-i fiilîsidir.
Hz.Ebu Bekir ve Hz.Ömer'in Hilafeti hakkında
Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, çok defa ferman etmiş:
عَلَيْكُمْ بِسِيرَةِ الَّذَيْنِ مِنْ بَعْدِى اَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ deyip, Ebu Bekir ve Ömer kendinden sonraya kalacaklar, hem halife olacaklar, hem mükemmel bir surette ve rıza-i İlâhî ve marzî-i Nebevî dairesinde hareket edecekler. Hem Ebu Bekir az kalacak, Ömer çok kalacak ve pek çok fütuhat yapacak.
عَلَيْكُمْ بِسِيرَةِ الَّذَيْنِ مِنْ بَعْدِى اَبِى بَكْرٍ وَعُمَرَ deyip, Ebu Bekir ve Ömer kendinden sonraya kalacaklar, hem halife olacaklar, hem mükemmel bir surette ve rıza-i İlâhî ve marzî-i Nebevî dairesinde hareket edecekler. Hem Ebu Bekir az kalacak, Ömer çok kalacak ve pek çok fütuhat yapacak.
Ümmeti hakkında bilgi vermesi
Hem ferman etmiş ki:
زُوِيَتْ لِىَ اْلاَرْضُ فَاُرِيتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَسَيَبْلُغُ مُلْكُ اُمَّتِى مَا زُوِىَ لِى مِنْهَا
deyip, “şarktan garba kadar benim ümmetimin eline geçecektir. Hiçbir ümmet o kadar mülk zaptetmemiş.” Haber verdiği gibi çıkmış.
زُوِيَتْ لِىَ اْلاَرْضُ فَاُرِيتُ مَشَارِقَهَا وَمَغَارِبَهَا وَسَيَبْلُغُ مُلْكُ اُمَّتِى مَا زُوِىَ لِى مِنْهَا
deyip, “şarktan garba kadar benim ümmetimin eline geçecektir. Hiçbir ümmet o kadar mülk zaptetmemiş.” Haber verdiği gibi çıkmış.
,Hz.Sa'd gayet ağır hasta iken onu müjdelemesi
Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, Sa’d ibni Ebî Vakkas gayet ağır hasta iken ona ferman etmiş:
لَعَلَّكَ تُخَلَّفُ حَتّٰى يَنْتَفِعَ بِكَ اَقْوَامٌ وَيَسْتَضِرَّ بِكَ اٰخَرُونَ
deyip, ileride büyük bir kumandan olacağını, çok fütuhat yapacağını, çok milletler ve kavimler ondan menfaat görüp, yani İslâm olup ve çoklar zarar görecek, yani devletleri onun eliyle harap olacağını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış. Hazret-i Sa’d ordu-yu İslâm başına geçti, devlet-i İraniyeyi zirüzeber etti, çok kavimlerin daire-i İslâma ve hidayete girmelerine sebep oldu.
لَعَلَّكَ تُخَلَّفُ حَتّٰى يَنْتَفِعَ بِكَ اَقْوَامٌ وَيَسْتَضِرَّ بِكَ اٰخَرُونَ
deyip, ileride büyük bir kumandan olacağını, çok fütuhat yapacağını, çok milletler ve kavimler ondan menfaat görüp, yani İslâm olup ve çoklar zarar görecek, yani devletleri onun eliyle harap olacağını haber vermiş. Haber verdiği gibi çıkmış. Hazret-i Sa’d ordu-yu İslâm başına geçti, devlet-i İraniyeyi zirüzeber etti, çok kavimlerin daire-i İslâma ve hidayete girmelerine sebep oldu.
Mûte'deki harpte olanları sahabe'ye bildirmesi
Hem, nakl-i sahih-i kat’î ile, bir ay uzak mesafede, Şam etrafında, Mûte nam mevkideki gazve-i meşhurede muharebe eden Sahabelerini görür gibi ferman etmiş:
اَخَذَ الرَّايَةَ زَيْدٌ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا جَعْفَرُ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَاۤ اِبْنُ رَواَحَةَ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا سَيْفٌ مِنْ سُيُوفِ اللهِ
deyip, birer birer hâdisâtı Ashabına haber vermiş. İki üç hafta sonra Ya’le ibni Münebbih meydan-ı harpten geldi; daha söylemeden Muhbir-i Sadık (a.s.m.) harbin tafsilâtını beyan etti. Ya’le kasem etti: “Dediğin gibi, aynen öyle oldu.” (*)
Vefatını Haber vermesi
اَخَذَ الرَّايَةَ زَيْدٌ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا جَعْفَرُ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَاۤ اِبْنُ رَواَحَةَ فَاُصِيبَ ثُمَّ اَخَذَهَا سَيْفٌ مِنْ سُيُوفِ اللهِ
deyip, birer birer hâdisâtı Ashabına haber vermiş. İki üç hafta sonra Ya’le ibni Münebbih meydan-ı harpten geldi; daha söylemeden Muhbir-i Sadık (a.s.m.) harbin tafsilâtını beyan etti. Ya’le kasem etti: “Dediğin gibi, aynen öyle oldu.” (*)
Vefatını Haber vermesi
Hem, nakl-i sahih ile, vefatından bir iki ay evvel ferman etmiş ki:
اِنَّ عَبْداً خُيِّرَ فاَخْتاَرَ ماَ عِنْدَ اللهِ diye vefatını haber vermiş.
Bir kâse etin fevc fevc gelen insanlara yetmesi!
اِنَّ عَبْداً خُيِّرَ فاَخْتاَرَ ماَ عِنْدَ اللهِ diye vefatını haber vermiş.
Bir kâse etin fevc fevc gelen insanlara yetmesi!
Tirmizî ve Neseî ve Beyhakî ve Şifâ-i Şerif gibi kütüb-ü sahiha beyan ediyorlar ki:
Hazret-i Semurete`bni Cündüb der: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm a bir kâse et geldi. Sabahtan akşama kadar fevc fevc adamlar geldiler, yediler.
İşte, mukaddimede beyan ettiğimiz sırra binaen, şu vakıa-i bereket yalnız Semure`nin rivayet i değil; belki Semure, o yemeği yiyen cemaatlerin mümessili gibi, onların namına ve tasdiklerine binaen ilân ediyor.
Hazret-i Semurete`bni Cündüb der: Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm a bir kâse et geldi. Sabahtan akşama kadar fevc fevc adamlar geldiler, yediler.
İşte, mukaddimede beyan ettiğimiz sırra binaen, şu vakıa-i bereket yalnız Semure`nin rivayet i değil; belki Semure, o yemeği yiyen cemaatlerin mümessili gibi, onların namına ve tasdiklerine binaen ilân ediyor.
Ücretsiz kaydol